21 Aralık 2019 Cumartesi

2019-37-Kösem Dört Devrin Sultanı-Jean Bell

Kösem Dört Devrin Sultanı  kitabı bu sene okuduğum 37.kitap...


Kadınlar ne savaşmış be! Kitabı okuduğum süre boyunca bu cümleyi sürekli kullandım. Hürrem, Nurbanu, Safiye ve en sonunda Kösem. Ama en etkilisi Kösem bu 4 kadının arasında. Hürrem valide sultan olamadan ölüyor, o kadar entrika boşa gidiyor, Nurbanu II.Selim'in zaten kendine de bir hayrı olmadığı için Safiye' ye kolayca yeniliyor. Safiye ne istediyse elde ediyor ama Kösem, hiçbiri onun gibi olamıyor.
Kösem gerçekten çok hırslı ve de acımasız bir kadın sultan...Hırsı için oğluna bile acımıyor!!!

Kitap gerçekten çok akıcı ve sürükleyici..
Kitap puanım  8!!

7 Aralık 2019 Cumartesi

2019-36-Monte Kristo Kontu I.Cilt_Alexandre Dumas

Monte Kristo Kontu I. Cilt  kitabı bu sene okuduğum 36.kitap...

Tüm zamanların en iyi intikam romanlarından biri. İddialı bir giriş oldu ama bunu çürütebilecek kadar intikam romanı okumuş birinin çıkacağını da sanmıyorum. Filmi de olduğundan hikayeyi az çok hepiniz biliyor olmalısınız. Genç denizcimiz Edmond Dantes' in tek hayali Mercedes ile evlenmektir. Bunun içinse önünde iki engel vardır. İlki tahmin ettiğiniz üzere para, ikincisi ise kitabı birazcık okuduktan sonra tahmin edebileceğiniz ama Edmond' un hayatı boyunca tahmin edemeyeceği bir şeydir; en yakın dostu Fernand Mondego. Mondego da güzeller güzeli Mercedes' e aşıktır. Ve bir gün çıktıkları bir sefer sırasında Edmond, yumuşak yürekliliği yüzünden ufak bir belaya bulaşır. Daha doğrusu bir iyilik yapar ve bu iyilik başta Fernand Mondego olmak üzere birkaç kişi tarafından uygulanacak ve hepsine büyük çıkarlar sağlayacak müthiş bir planın başlamasına neden olur. Türlü entrika sonunda Edmond kendini bir zindanda bulur ve ölene kadar da orada kalacaktır. Sonrasında yan hücredeki komşusu Abbé Faria ile tanışır ve asıl hikaye başlar. Edmond' un yaşamak için tek bir amacı vardır artık; intikam.



Kitabı okurken çok heyecanlı, kendine bağlayan, devamlı bir sonraki bölümünü merak ettiğim bir dizi izliyor hissine kapıldım. Monte Cristo Kontu okuyucuya, tadı damakta kalacak bir okuma deneyimi  ve aynı zamanda okuyucuyu büyüleyen bir seyir keyfi sunuyor. 

Kitap gerçekten çok sürükleyici ,insan nasıl bittiğini anlamıyorsunuz.

Kitap puanım ***10

2 Kasım 2019 Cumartesi

2019-35-Şeytan Ayrıntıda Gizlidir_Ahmet Ümit

Şeytan Ayrıntıda Gizlidir  kitabı bu sene okuduğum 35.kitap...

Baş komiser Nevzat ve yardımcısı Ali'nin yer aldığı kısa ve akıcı polisiye öykülerden oluşan kitap, toplumsal gözlemleri ile dikkat çekiyor. Bu gözlemler bazen Nevzat’ın bir cevabında bazen Ali'nin olmadık bir çıkışında bazen de olay yerindekilerin tepkilerinde kendini gösteriyor. İstanbul ve renkleri eşliğinde üçüncü sayfalarda gördüğümüz haberlerin arka planı gibi gerçekçi bir kurguya sahip. Evet bir roman kadar derinlikli değil fakat bu kısacık öykülerde doğal ve insani bir yan var.


Baş komiser Nevzat ve yardımcısı Ali'nin olaylardan olaya koşturduğunu görüyoruz kitapta. Sonunda şaşırdığım hiçbir hikaye yoktu açıkçası. Hikayelerin çok kısa olması ve çok hızlı gelişmesi de tadını kaçıran unsurlardan biriydi. Zaten birkaç hikayeden sonra katilin kim olduğunu bulmak oldukça kolaylaşıyordu. Onur Eczanesi ve en azından Türkiye’de farklı bir konu olduğunu düşündüğüm kitaba da ismini veren Şeytan Ayrıntıda Gizlidir hikayelerini sevdim.

Kitap puanım 7.Çünkü  hikayelerde çoğunlukla sonucu tahmin edebildim.

23 Ekim 2019 Çarşamba

2019_34_Alexandre Dumas(Oğul) Kamelyalı Kadın_Okudum Bitti

Kamelyalı Kadın kitabı bu sene okuduğum 34.kitap...

Alexandre Dumas bu kitabı henüz 24 yaşındayken ve kendi hayatından esinlenerek yazmış. Yalnız belirtmek istediğim benim yeni öğrendiğim nokta kitap Monte Kristo Kontu ve Üç Silahşörler'in yazarı olan Alexandre Dumas tarafından yazılmadı, aynı isimle oğlu olan Alexandre Dumas tarafından yazıldı.Ayrıca yazar hikayeyi kendi hayatından etkilenerek yazmış.Yaşanmışlık kitabı daha da etkileyici kılıyor.





Bu kitabın tek özelliği var diyor yazar, o da gerçekliğidir !
Çok güzel bir aşk hikayesi, güzel ama bir o kadar da dokunaklı.
Okunması gereken bir kitap...


Kitap puanım *10

17 Ekim 2019 Perşembe

2019_33_ Henri Charriere Banko_Okudum Bitti

Banko kitabı bu sene okuduğum 33.kitap 

Banko kitabı Kelebek kitabının devamı olan bir kitap
Bu kitapta Kelebek'in hapisten kurtulduktan sonraki hayat macerası anlatılıyor.Kelebek'in  13 yıllık zindan hayatından kurtulduktan sonra yaşadıkları anlatılıyor.Kitap gerçekten çok akıcı...
“Kelebek” ve devamı niteliğindeki “Banko” kesinlikle okunması gereken destansı bir yaşam öyküsü. Bu kitapları okurken bazen üzülecek, bazen sevinecek bazende içinizden bağırmak, haykırmak gelecek. Bir yerlere bir şeylere isyan edeceksiniz.
Kelebek ne yapacak peki?  O kadar yaşam isteği ile dolu ki hiçbir şey onu yolundan döndüremeyecek.

Henri Charriére – Banko

Kitabın sonunda şöyle diyor Henri Charriére :
” – Yazar, senaryocu, oyuncu bir kere daha kazanma ya da kaybetme keyfini tatmak, büyük heyecanlar duymak içindi bu. Heyecanları bol bol duydum, ama bu kez talihim yoktu. Bankoyu kaybettim.
Neyse ki oynanacak başka bankolar var. Kuşkusuz, bir gün esaslı bir fırsat yakalayacağım yeniden. Hangisi mi? Önemi yok, hayat öyle güzel ki!
Hoşçakalın – Papillon.”
Kitap puanım  *10

30 Eylül 2019 Pazartesi

2019_32_ Paula Hawkins Trendeki Kız_Okudum Bitti

Trendeki Kız kitabı bu sene okuduğum 32.kitap...





Rachel her gün trenle Londra'daki işine giderken yol üzerinde gördüğü evleri, manzarayı ezberlemiş ve sürekli takip etmektedir. Özellikle her gün kırmızı ışıkta tren durduğunda, evlerinin önünde durup baktığı ve onların hayatına imrendiği bir çift vardır. Onlara isim bile vermiştir ve o muhitteki evlerin iç dizaynlarını bildiği için evin içinde nasıl hareket ettiklerini tahmin etmeye çalışmaya başlamıştır. Her gün gelip geçerken, bir zamanlar aynı caddede kendi mutlu evliliğini hatırlatan bu çifti seyretmektedir. Bir gün yine kırmızı ışıkta çiftin evinin önünde durduklarında kızın başka bir adamı öptüğünü görür ve çok sinirlenir, bir şekilde gidip kızı sarsıp kendine getirme isteği duyar içinde. Ertesi günlerde ise kızın kayıp olduğu haberini alır.. Takip ettiği çiftin Scott-Megan çifti olduğunu ve hayatları hakkında gerçek bilgilerini öğrenmeye başlar. Oraya gidip şüpheli halde olan kocasına karısının başka bir adamı öperken gördüğünü söylemek istese de, aynı semtte oturan eski kocası ve karısının evlerinin yanına yaklaşmayı istememektedir. Kocası Tom'dan boşandıktan sonra işten atılan, alkole kendini veren Rachel'in kendini toplaması hiç kolay olmuyor ve Megan'ın kaybolduğu gece o semtte trenden indiğini hatırlamasının ardından kendini bir anda olayın içinde bulur. Tek sorun Rachel'in bir çok şeyi unutan bir hafızasının olmasıdır. Belkide aslında hatırlanacak bir olayın olmamasıdır !. 



Çok sürükleyici, merak uyandırıcı, şaşırtıcı bir romandı. Bir solukta okudum. Başladığınız gibi bitireceksiniz. Tavsiye ederim.

23 Eylül 2019 Pazartesi

45 Yıl (45 Years) Konusu ve Oyuncuları

Dün akşam Trt2'de izlediğim ve çok beğendiğim bu filmden size bahsetmek istiyorum.Filmin ana konusu David Constantine’in “In Another Country” adlı kısa hikayesinden esinlenilmiştir. 45 yıldır huzurlu bir evlilikleri olan Kate Mercer – Geoff Mercer çifti bu mutlu evliliklerinin 45. Yılını güzel bir partiyle kutlamak istemektedirler. Parti hazırlıklarının sürdüğü esnada Geoff Mercer’e bir mektup gelir ve mektupta Geoff’un önceki sevgilisinin cesedinin İsviçre'nin Alplerindeki buzullar içerisinde bulunduğu yazmaktadır

45-years-konusu


Ana konusu bu şekilde gözüken filmin derinliklerinde ise yönetmen Andrew Haigh biraz daha psikolojik sentezlere girmiş ve ilişkilerdeki bir şüphenin bile nerelere varabileceğini bizlere göstermiştir. Kate her ne kadar mektupla gelen haberi ilk başta eşinin bir kaybı olarak algılayıp buna saygı duysa da daha sonra aldığı sinyallerle durum farklılaşmaktadır. Çift bu zamana kadarki ilişkilerini her ne kadar mutluluk içinde geçirmiş olsalar da eşinin bu haber karşısında birtakım kafa karışıklıkları yaşamış olduğunu gören Kate, buradan eşinin eski sevgilisini unutamadığı anlamını çıkarmaktadır. Daha sonra gelişmekte olan olaylarda ise mektup sadece ilişkide halının altına süpürülen gerçekleri ortaya çıkarma vazifesi görmüştür ve 45 yıllık evlilikte gizlenen hisler ve bastırılan duygular kendilerini göstermeye başlamıştır. Film beni çok etkiledi gerçekten.Filmde evlilikte bazen beyaz yalan söylemenin ne derece önemli olduğunu anladım. Trt2'de genelde güzel filmler oluyor.Herkese tavsiye ederim.



45 Yıl (45 Years) Festivaller:

2015 Oscar Akademi Ödülleri
En İyi Aktris Adaylığı
Berlin Uluslararası Film Festivali
En İyi Aktör – En İyi Aktris Ödülü

45 Yıl (45 Years) Teknik Detay:

Yönetmen: Andrew Haigh

Oyuncular: Charlotte Rampling, Tom Courtenay, Geraldine James
Ülke: İngiltere
Dağıtıcı: M3 Film
Yapımcı: Tristan Goligher
Yapım Yılı: 2015
Vizyon Tarihi: 25 Eylül 2015
Süre: 95 Dakika

17 Eylül 2019 Salı

Ağaç Ev Sohbetleri 3

Yaşadığınız şehrin sevdiğiniz ve sizi oraya bağlayan özellikleri nelerdir? Şehrinizde gitmeyi tercih ettiğiniz yerleri, meşhur yemekleri ve bir gün uğrarsak bize önerebileceğiniz aktiviteleri tanıtır mısınız?

Bir eski  doğma büyüme İstanbullu olarak yaşadığım şehir 3 yıldır memur olarak çalıştığım Kocaeli. Kocaeli'nde en çok Sekapark,yürüyüş yolu ve Maşukiye'ye gitmeyi seviyorum. Kocaeli'nin en çok trafiğini(hiç yok gibi)  ve sakinliğini seviyorum.Pişmaniyesi meşhur.Herkese tavsiye ederim.Kavala kurabiyesi normalde Edirne lezzeti ama burada da çok seviliyor.











16 Eylül 2019 Pazartesi

2019_31_ Colin Falconer -Bir Hürrem Masalı_Okudum Bitti

Bir Hürrem Masalı kitabı bu sene okuduğum 31.kitap...


Bir Hürrem Masalı", Kanuni Sultan Süleyman'ın büyük aşkı Tatar güzeli Hürrem'in kölelikten sultanlığa uzanan ve akıl almaz entrikalarla biçimlenen yaşamını, ilk kez bu kadar çarpıcı ayrıntılarla gözler önüne seriyor. Bugün de Osmanlı Tarihi'nin en güçlü kadını olarak bilinen Hürrem Sultan, Kanuni ve Sadrazam İbrahim Paşa ile yaşadığı ölümcül iktidar mücadelesi üçgeninde, amaçlarına ulaşmak için her şeyi göze almıştı. Kendisini köle yapanlara karşı beslediği kini, sultan olduktan sonra intikam ateşiyle alevlendiren Hürrem, Kanuni'yi de amaçlarına alet etmeyi başarmış; çocuklarını bile oyununun birer parçası yapmaktan çekinmemişti. Bir cehennem kedisiydi o... Kanaryası öldüğünde kendisini bekleyen sonun da yaklaşmakta olduğunu biliyordu ama Osmanlı'nın hesabını görmekte kararlıydı. Solmaz Kâmuran'ın özenli Türkçesiyle okurken bir şölene dönüşen bu "masal", Osmanlı tarihini daha da gerçek kılıyor... 

Kitap puanım *10

10 Eylül 2019 Salı

Ağaç Ev Sohbetleri 2





















Doğamız giderek tehlike sinyalleri veriyor. Küresel ısınma ve çevre kirliliği en had safhada. Bunlar için geri dönüşüm, sıfır atık, daha az tüketim hatta poşetlerin paralı olması gibi önlemler alınıyor. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Geleceğimiz için daha yaşanılır bir dünyayı nasıl sağlayabiliriz?

Ben'de bir kaç yıldır TEMA gönüllüsü olduğum için bu konu benim ilgimi çekiyor.Geri dönüşüm her zaman dikkat ettiğim bir olay.Zaten Kocaeli'nde oturduğum sitede geri dönüşüm çöplerini atabileceğimiz çöp kutuları mevcut.Bunun dışında atık pilleri pil kutularına atıyorum.Tabii atık yağları da...Plastik şişe kullanmamaya çaba harcıyorum.Masamda  Sırma'nın cam şişe suyu var.Poşetlerin paralı olması bence iyi.Böylece lüzumsuz poşet alımı azalıyor.Bunun dışında sık sık Tema'dan  sık sık fidan bağışı yapıyorum.Bu 3 yılda aşağı yukarı 100 civarı ağaç bağışı yaptım.

Ağaçlar Dünyamızın akciğeri .Onlara sahip çıkmalıyız

3 Eylül 2019 Salı

Ağaç Ev Sohbetleri | 1

 Selaaam! Yeni bir etkinlik vaarr, toplanın hemen anlatıyorum. Etkinliğin amacı bloggerların birbiri arasındaki etkileşimi devam ettirmesi, her hafta konu belirlenecek ve bloggerlar bu konu hakkında bir yazı yazıp paylaşmak. Herkesin bloğu farklı konular üzerine fakat bu etkinlik sayesinde hepimiz birleşip ortak bir konu hakkında konuşacağız. Etkinliğin adı ise "Ağaç Ev Sohbetleri". Sanırım açıklamam bu kadar, etkinliğin detaylarına bakmak için sizi şöyle alalıımm :) .

İlk haftanın sorusuyla başlıyorum;

•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•

 Televizyon izliyor musunuz? İzliyorsanız veya izlemiyorsanız sebebi nedir?

Televizyon izliyorum,yaz döneminde ara ara yeni başlayan dizilere bakıyorum.Mesela bu yaz Atv'de Canevim ve Kimse Bilmez e baktım.  Güldür Güldür çok eğlenceli.Kış döneminde seyrettiğim diziler Yasak Elma,Bir Zamanlar Çukurova,Zalim İstanbul. Bu sene eğer beğenebileceğim başka bir dizi başlarsa  bakabilirim. Tlc ye bakıyorum ve televizyonda hoşuma giden bir yabancı ya da yerli film olursa onları seyrediyorum..360 TV ye bakıyorum.Haberleri genelde Halktv den takip ediyorum.TV2 'de kelime oyununu seyrediyorum

2 Eylül 2019 Pazartesi

2019_30_ Doris Lessing -Gene Aşk_Okudum Bitti

Gene Aşk kitabı bu sene okuduğum 30.kitap...

Romanın başkahramanı atmış yaşını geçmiş Sarah Durham,  19. yüzyılda yaşamış besteci, yazar, ressam ve çok olağan dışı bir kadın olan Julie Vairon’un hayatını oyunlaştırmış ve bu oyun değişik ülkelerde ve mekanlarda gösterilmiştir. Zengin bir tiyatro topluluğu söz konusu oyunu başarı ile  sergilerken roman adeta bu topluluğun perde arkasındaki hayatını gözler önüne seriyor. Bu hayatta herkes var: tiyatrodaki oyuncular, oyuncuların akrabaları, yapımcılar, senaristler, tiyatroyu finansal olarak destekleyenler ve daha niceleri. Roman en başta Julie Vairon’un ilginç hayatını anlattıktan sonra söz konusu karakterlerin birbirleriyle olan karmaşık ilişkilerine, zaman zaman da mekanla ilgili tasvirlere yar vermekte. Bu ilişkiler içinde en çarpıcısı Sarah’ın ilişkileridir. Yaşlı Sarah genç tiyatroculara sık sık aşık olmuş, onlar için yanıp tutuşmuştur. Aşıkların tepkisi ise hep bir sis perdesi içinde kalmış, bence onlar Sarah’ı sevdiler mi sevmediler mi pek de anlaşılamamıştır. Sonuçlanmamış bu aşklara ilişki demek bile güç geliyor.
Benim bu romandan çıkarımlarım şöyle: roman kahramanlarının çoğu sanatçı insanlar. Onlar daima yeni şeyler yaratmak zorundalar. Onların yürekleri de beyinleri de farklı çalışıyor. Bizler için olağan dışı şeyler onlar için günlük hayatın basit bir parçası olabiliyor. Üstelik romanın farklı ülke ve mekanlarda yazılması bu yörelerdeki kültürel farklılıkları ve insan davranışlarını da beraberinde getiriyor. Bence yazar bilinçli olarak başkahramanın ilişkilerinin sonuçlarını  çok da net anlatmıyor, sis perdesinin arkasında bekleyip okuyucunun hayal gücünü sınıyor. 
Kitap puanım 8
KİTAP AÇIKLAMASI

Ünlü yazar Doris Lessing bu romanında orta yaşı aşkın bir kadın yazarın, Sarah Durham'ın ağzından aşkı işliyor, çocukluktan başlayarak dostluğa, romantizme, cinsel tutkuya, hatta pornografiye kadar her yönüyle aşkı. Sarah Durham, intihar ettiği söylenen bir kadın sanatçının, Julie Vaironun müziğinden, güncelerinden ve resimlerinden yola çıkarak bir oyun yazmıştır. Oyunun çeşitli ülkelerde sergilenişi sırasında tiyatro ekibi ve seyirciler üstündeki etkileri Lessing'e çağdaş toplumları eleştirme olanağı tanıyor. Yazarın, son romanı olan Gene Aşkta irdelediği gibi, yaşam boyu kişinin yakasını bırakmayan aşk bir hastalık mı yoksa?

26 Ağustos 2019 Pazartesi

2019_29_ Barbara Cartland -Kalbimin Sesi_Okudum Bitti

Kalbimin Sesi kitabı bu sene okuduğum 29.kitap...




Barbara Cartland, aşk romanlarının kraliçesi olarak bilinir. Bugün, aşk romanı yazan pek çok yazar, onun izinden gidiyor, yüzlerce ülkede milyonlarca okuyucusuyla buluşuyor...
Kitapçıların çok satan (best-seller) raflarında yer alan Danielle Steel ile Judith McNaught kitapları, Türk aşk romanı severleri oldukça tatmin edici sayıda çevirisi yapılan romanlar olarak göze çarpıyor. Özellikle McNaught hayranlarının sayısı Türkiye'de az olmamakla birlikte bu sadık okuyucular, basılmış olan bütün kitaplarının çevirisinin yapılması için yayınevine baskı uyguluyorlar. Judith McNaught'un bu kadar sevilmesinin nedeni ise; tarihi aşk romanı diye bilinen retro tarzını çok iyi yazabilmesi. Bu türün en başarılı örneklerini veren de, kendisinden seneler önce yazmaya başlayan Barbara Cartland idi.
Retroyu biraz açmak gerekirse; bu tarz çoğunlukla 18-19 yüzyılda geçen, genellikle ünvan sahibi (kont, dük, lord gibi) erkeklerle, dönemin genç kızları arasında geçen fırtınalı aşkları anlatır. Yanlış anlaşılmalarla bir dargın bir barışık süren ilişkiler, dozu ayarlanmış erotizm ile harmanlanıp mutlu sonla biten aşk romanlarına dönüşür

Bu kitabında da yine çok sürükleyici bir aşk hikayesi bizleri bekliyor

Kitap puanım  9.

15 Ağustos 2019 Perşembe

2019_28_ Stefan Zweig-Olağanüstü Bir Gece_Okudum Bitti

Olağanüstü Bir Gece kitabı bu sene okuduğum 28.kitap...

Zengin, istediği her şeye sahip olan öykünün başkahramanı Friedrich'in "duygusal donukluklar" yaşadığını hissetmeye başladıktan sonra yaşadığı olaylar karşısında üzülmeyen, sevinmeyen herhangi bir tepki vermeyen bir adam.

7 Haziran 1913 günü yaşadığı bir olaydan sonra hayatı tümüyle değişen ve dört ay sonra yaşadığı bir günü somutlaştırmak için yaşadıklarını yazar ve okuyucuyu "olağanüstü bir gece"nin yolculuğuna tanıklık ettirir!

"...Çünkü yıllar, yıllar sonra ilk kez o dakikalarda yeniden gerçek anlamda yaşadığımı, duygularımın felçleşmiş, ama henüz ölmemiş olduklarını, tutkunun o sıcak kaynağının her şeye rağmen kayıtsızlığımın pas tutmuş yüzeyinin altında bir yerde gizlice akmayı sürdürmüş olduğunu hissettim ve şimdi rastlantının sihirli değneğine dokununca yüreğime kadar ulaşmıştı."

Kitap puanım 8


KİTAP AÇIKLAMASI

Olağanüstü Bir Gece, seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüştürücü deneyimin hikâyesidir. Sıradan bir Pazar gününü at yarışlarında geçirirken, belki de ilk kez burjuva ahlakından saparak "suç" işler. Böylece yeniden "hissetmeye" başladığını, kötücül ve ateşli hazları olan gerçek bir insan olduğunu fark eder. İçindeki haz dolu esrime, aynı günün akşamında onu gece âleminin son atıklarının arasına, "hayatın en dibindeki lağımlara" sürükleyecek, varış noktası ise ruhani bir uyanış olacaktır

8 Ağustos 2019 Perşembe

2019_27_ Maeve Binchy-İtalyanca Aşk Başkadır_Okudum Bitti

İtalyanca Aşk Başkadır  kitabı bu sene okuduğum 27.kitap...

Hani kafa dağıtıcı sıcacık filmler vardır ya, filmin içinde bir dolu insan hayatlarını görürsünüz. Bu kitap işte o filmler gibi. 

Kitaba gelirsek yıllarca Sicilya'da yasak bir aşkı yaşayan Signora sonunda vatanı Dubline döner. Orada ailesi vardır ama uyum sağlayamaz onlara. En çok bildiği işi yaparak, bir İtalyanca kursu açar.

O kursa gelen öğrencilerinde hayatlarını görürüz. Hatta çoğu yerde kesişir bu hayatlar. Yalnızlıklarını, günlük hayatın bunalımlarını, geçmişte yaşanan acıları, saklanan sırları görürüz. Aidan, Bill, Kathy, Lou, Connie, Laddy, Fiona başlarına gelenleri, hayal kırıklıklarını yeni bir dil öğrenme heyecanı ile bir nevi unutmaya çalışırlar.

Signora'dan çok şey öğrenirler. Onun naif ve sıcak yapısından çok etkilenirler.

Ve kitabın sonunda beraber İtalya'ya giderler,Aidan ve Signora aşk yaşar aynı bu tarz filmlerin sonunda seyircinin beklediği gibi..


Maeve Binchy kitaplarının en güzel yanı, kapak tasarımları. 

Ve Orjinal adı "Evening Class" olan romanı "İtalyanca Aşk Başkadır" diye çevirmek de bence bir pazarlama stratejisi gibi geliyor.

Kitap puanım 9 ,çünkü yazar kitabın sonunu çok hızlı bağlamış.

KİTAP AÇIKLAMASI

Akşam sınıfı, Dublinin yüzlerce okulunda olduğu gibi, Mountainview Kolejinde akşam programı yürüten bir sınıftır. Okulda yeni bir İtalyanca sınıfı açılır. Haftada iki gün, herkes kendi düşleriyle gelir bu sınıfa. Karısının kendisini aldatmayacağından emin, kendisi de aldatmayı aklından bile geçirmeyen, kırk sekizinci yaşını yeni bitirmiş, çoluk çocuğa karışmış Adrian, bütün beklentilerinin aksine, okuluna müdür olarak atanmaz. Tam çöküntünün eşiğine doğru gelirken de, yeni müdür, Adriana, Yetişkinlere Eğitim Sınıfları adı altında bir gece kursunun yönetimini önerir.

22 Temmuz 2019 Pazartesi

2019_26_ Sabahattin Ali -Arabalar Beş Kuruşa_Okudum Bitti

Arabalar Beş Kuruşa  kitabı bu sene okuduğum 26.kitap...

Kitapta çok etkileyici öyküler yer almakta...
Kitapta beni en çok etkileyen 2 öykü,Ayran ve Arabalar Beş Kuruşa adlı öykülerdi.

Kitap puanım *10

KİTAP AÇIKLAMASI



“İnsanlara pek güç meram anlatıyordu; yarım saat uğraşarak bir kelime çıkarabiliyor, etrafındakileri güldürmese bile sıkıyor, daha fazla da kendisi sıkılıyordu. Deniz ona oldukça mükemmel bir arkadaştı. Başaltındaki kirli yatağında, geminin burnuna çarpan dalgaların uğultusunu dinler, onları uykusunda bile duyardı.

Zaten sıkmadan uzun uzun anlatmasını bilen yegâne geveze, denizdir. Ömürlerinin dörtte üçünü denizde geçiren ihtiyarların arasında bile suların sesini sıkıcı, yeknesak bulan, bu sesten bıkan birine tesadüf edilmemiştir.”
(‘Bir Gemici Hikayesi’ adlı öyküden)

Kimi kelimeler içinde hem hayatı taşır hem de onun sunamadıklarını. Bu yüzdendir ki bazen bir araya gelir ve 
hayatın verdiğinden çok daha fazlasını yaşatır insanoğluna. Bazı insanlar da hayatı kelimelerin içinden yaşar; onlarla bakar, duyar ve kimsenin bilmediği şeylerden bahsederler yine insanlara. Bize gördüğümüzden fazlasını anlatan ve hayatı kelimelerin içinden yaşayarak onları soluyan Sabahattin Ali'nin kuvvetli kaleminden çıkan öykülerinden bir seçki…

16 Temmuz 2019 Salı

2019_25_ Şebnem Burcuoğlu -Kocan Kadar Konuş_Okudum Bitti

Kocan Kadar Konuş kitabı bu sene okuduğum 25.kitap...

Önce filmini seyretmiş birisi olarak kitap beni sıkmadı hatta eğlendirdi diyebilirim. Zaten çok kolay okunan, akıcı, esprili bir dili var kitabın. Türkiye'de evliliklerin nasıl yapıldığına dair tespitler hiç de gerçeklikten uzak değil. Aksine, güleriz ağlanacak halimize kıvamında. Boşanma oranlarının son yıllarda neden arttığı evliliklerin ne üzerine kurulduğundan gayet rahat anlaşılabiliyor. İnsanlar daha karşısındakini doğru dürüst tanımadan sırf evlenmiş olmak için evleniyor. Garip bir durumun eğlencelik güzel bir anlatımıydı.


Filmine değinecek olursak da kitabın neredeyse birebir aktarıldığını söyleyebilirim. Filmini sevdiyseniz kitabını da okuyarak bazı küçük detayları öğrenebilirsiniz. Mesela Efsun'un konuştuğu hayali yazarın aslında Sabahattin Ali olduğu gibi.


Serinin ikinci kitabı olan Kocan Kadar Konuş Diriliş kitabının pdf 'ini okudum.Kitap bu serinin devamı ve 2.kitap daha eğlenceli.2.kitapta serimiz tamamlanmış oluyor.

Kitap puanım *10

KİTAP AÇIKLAMASI


"Türkiye'de kadınların DNA'larına kodlanmış olan evlenme saplantısı, ne yazık ki bizim ailede daha yoğun. Millete ailesinden genetik miras olarak mavi göz kalır, bize bu evlenme saplantısı kalmış. 'Sinek kadar eri olanın dağ kadar feri olurmuş' atasözü, anneannem Peyker'in lafıdır. Yani o sözü söyleyen ata, bizzat benim anneannem.

Sözün özü, kocan varsa varsın, yoksa da geçmiş olsun. Hele ki bir de 30'una gelip de bekâr kaldıysan bu dünyada yatacak yerin yok!"

Evli misin?
Ya nişanlı?
Sevgilin var mı?
O da mı yok!
Yaş kaç?
Hmm. Anlaşıldı.

Sen en iyisi bu kitabı bir oku. Yalnız değilsin Türk kızı! Senden çok var -ay bunu da yanlış anlayıp trip atarsın sen şimdi. Yok, öyle demek istemedik. Ailen, çevren, eşin-dostun-arkadaşın,kankan, hepsi evlilik lafı ediyor değil mi? Ama zor iş.

Koca bulmak ÇOK zor iş arkadaş…


11 Temmuz 2019 Perşembe

2019_24_ Buket Uzuner -İstanbullular_Okudum Bitti

İstanbullular  kitabı bu sene okuduğum 24.kitap...

Kitap İstanbullular,İstanbullu olanlar,olmaya çalışanlar,İstanbulluluktan sıyrılmak üzere olanlar ve İstanbul hakkında.Her yaştan,her kesimden insanın bir şehre ,bir topluluğa ait olma çabasını;kendi olma uğraşını ve insanlık hallerinden kesitler sunuyor önümüze.
Kitabın iki ana karakteri var.Birincisi yurt dışında yaşayan gen profesörü,akıllı,güzel ,karakter sahibi,görgülü ama yaralı kadın Belgin Gümüş. İkincisi de Adana'dan çıkan heykeltıraş,duygu adamı, kendini yetiştirmiş,evlat acısı çeken halk adamı Ayhan Pozaner...Evet,aklınıza geldiği gibi birinin adı Belgin Doruk'tan,diğerinin ki de Ayhan Işık'tan geliyor ve bu iki kalbi kırık insanın bir gün yolları kesişir.Roman da zaten bu birleşmenin kesinleşeceği Atatürk Hava limanında yakışıklı Ayhan,güzel Belgin'i beklerken meydana gelir .Ayhan İstanbul'a kesin dönüş yapan Belgin'i karşılamak için hava limanına gider ama orada onu romanın diğer karakterleri ve anlatacakları kendi hikayeleri beklemektedir.Kim mi o diğerleri:
  • Tuvalet temizlik işçisi varoşlardan gelme Hasret Sefertaş,
  • Pasaport polisi maço Üzeyir Seferihisar
  • Taksi şoförü İstanbullu Kürt Hamo Türk,
  • Duty Free müdürü İstanbullu laik Yahudi Jak Sarfati,
  • Moskova'dan dönen liberal işadamı Mehmet Emin Entek,
  • O'nun genç sevgilisi ve "pörsınıl" asistanı Tijen Derya,
  • Türban yasağı nedeniyle Amerika'da üniversite eğitimi almaya giden türbanlı Aleynâ Gülsefer,
  • Cannes'da bir festivale giden ünlü sinema yazarı İstanbullu Levanten Anna Maria Vernier,
  • Fransa'da okuyan kızını ziyaretten dönen Fransızca öğretmeni İstanbullu Ermeni Ayda Seferyan,
  • Yurt dışında yaşayan kızı ve torununu ziyaretten yaşadığı Büyükada'ya dönen emekli tarih öğretmeni Kemalist Ulviye Yeniçağ,
  • Barcelona'daki bir mimarlık konferansında Türkiye'yi temsil eden İstanbullu aktivist, ünlü mimar Erol Argunsoy,
  • O'nun genç sevgilisi hava limanı barmeni İ. Baturcan Uzunçay,
  • Atina'ya göçmüş akrabalarını ziyarete giden Boğaziçi Üniversitesi çevre bilimci İstanbullu Rum Prof. Yannis Seferis,
  • San Francisco'daki ailesini ziyarete giden İstanbullu turizmci Susan Constance
  • Berlin'den tatile gelen Alevi işçi Sabriye Bektaş ,
  • Belgin'i karşılamaya gelen dadısı, dert ortağı, eski besleme İstanbullu Kete...

    Ve romanın en önemli karakteri İSTANBUL...Bir İstanbul ki her şeye karışıyor,kendini öve öve bitiremiyor.Kitapta en çok o konuşuyor.Neler mi diyor:
  • Benim adım İstanbul...
  • İçinden deniz geçen biricik şehir benim....
  • Yedi tepeli,yedi canlı,yedi kanlı İstanbul'um.
  • Gezgin ve şairlerin tutkusuyum...
  • Avrupalı Doğu Akdeniz şehri benim...
  • Taşım toprağım altın...

İstanbul'da dahil hepsinin anlatacak hikayesi var.Herkesin sevinçleri, hüzünleri, ön yargıları, aşmaya çalıştıkları sorunları var ama bu hikaye anlatma süreci hava limanında yapılan bir anonsla çok başka bir hal alıyor.Çok heyecanlı bir bekleyiş başlıyor o kozmopolit alanda.

Buket Uzuner okuyanların alışık olduğu bir dil yapısı var kitapta.Zorlamadan anlatıyor söylemek istediklerini yazar.Yalnız karakterlerini bazen o kadar teferruatlı ve bilmişçesine konuşturuyor ki inandırıcılığını kaybediyor.İstanbul 'da konuşmaya katılınca arada kopukluklar olabiliyor. Birde bazı anların farklı karakterlerce tekrar tekrar anlatılması insanı yorabiliyor.Küçük bezginlik anlarını atlatabilirseniz okunması oldukça keyifli bir kitap çıkıyor ortaya..Hele de benim gibi İstanbul özlemi çekenlerden,adını anınca burnunun direği sızlayanlardansanız tam size uygun bir kitap oluyor "İstanbullular".

Kitap puanım 9
Çünkü kitapta yer yer tekrar anlatımlar yer alıyor.

KİTAP AÇIKLAMASI


Yaz 2005. İstanbul Atatürk Hava limanı. Modernitenin ve şehrin sınırında genetik bilimciden gurbetçi işçiye, taksi şoföründen ünlü bir heykeltıraşa, tuvalet temizlikçisinden mimarlar odası eski başkanına kadar İstanbullu 15 kişinin yolları kesiştiğinde yüzyılımızın göçlerle genişlemiş İstanbul'undan, dolayısıyla Türkiye'sinden bir kesit ortaya çıkıyor. Bir İstanbul romanının olmazsa olmazı aşk elbette baş köşede yer alıyor.Büyük bir tehdit altında başlayan gerilim dolu dört saat boyunca İstanbul, Belgin ile Ayhan'ı kendisiyle ve aşkla hesaplaşmaya zorluyor.

2 Temmuz 2019 Salı

Kaynaşma Mimi:Büyük Blog Yazarları Birliği

1.Sizi tanımak istiyoruz dersek buraya adınız, bloğunuz ve sizi anlatan bir kelime nedir?
İsmim Nilay Deniz.Kedileri ve kitap okumayı çok sevdiğim blog ismim kitapkurdunils.Kocaeli'nde yaşıyorum.Kocaeli Üniversitesi'nde memurum.
2- Sosyal medya hesaplarınızı bizimle paylaşır mısınız?
Şimdilik paylaşmayı düşünmüyorum.
3- İlk blog yazmanıza referans olan kişi veya blogla tanıştığınız anı hatırlıyor musunuz?
İnternet'te bolgları gezerken neden ben de blog yazmıyorum diye düşündüm.Deeptone nun blogu sayesinde blog yazmaya karar verdim.
4- Sosyal medya üzerinde hangi yazarlar grubunda bulunuyorsunuz?
Sadece blogumda yazıyorum. Herhangi bir gruba üye değilim.
5- Ünlü sosyal ağı facebook.com üzerinde siteniz yasaklandı mı? Yasaklandıysa bir çözüm üretebildiniz mi?
Hayır yasaklanmadı
6- Bloglarımız için sizce hangi platform daha iyi  Blogspot / Wordpress & diğerleri?
Blogspot iyi bence. Burada çok iyi arkadaşlarımız var ve bir büyük aile gibiyiz. Diğerlerini bilmiyorum.
7- Kaç bloğunuz var?
Sadece bu blogum var.
8- Bloğunuzun toplam sayfa görüntüleme sayısı kaç?
Genel olarak günde 70 tık civarı
9- Bloğunuzda reklam yayınlıyor musunuz?
Hayır. Reklam almayı düşünmüyorum.
10- Misafir yazar olarak yazdığınız blog var mı?
Yok. Bloguma ancak yetişebiliyorum zaten. Yorum yanıtlamak, blog gezmek, yorum yapmak yeterli oluyor.
11- Daha önce bir Hacker ile karşılaştınız mı?
Yok. Sadece nette duyuyorum hackerların varlığını.
12- Hedefinizde nasıl bir blog yazarı olmak var?
Yazmayı seviyorum ve burada olmaktan mutluyum. Kendi blog çevremiz yeterli.
13- Arama motoru optimasyonu (Seo) bilginiz var mı?
Sadece yazıyorum, bu konular ilgimi çekmiyor.
14- Blog yazarlığını önerir misiniz? Evetse nedeni?
Öneririm. Yazmayı sevenler için iyi ortam. Okumak için de. Çevremiz çok kaliteli. Her şeyi blog arkadaşlarımdan öğreniyorum. Yemekler, filmler, diziler, müzikler, gezilecek yerler, moda, kozmetik..
15- Kitap okuma oranınız nedir? (10 üzerinden)
Sen başından beri 23 kitap bitirdim.Genelde hızlı okurum.(10 üzerinden 8)
16- Diğer blog yazarı arkadaşlarınızı nasıl takip ediyorsunuz? Okuma listesi kullanıyor musunuz?
Sevdiğim bloglara üye oluyorum.Okuma listesi kullanıyorum.
17- Blog sahipleriyle etkinlik yapıyor musunuz? Hangi etkinliklere katılırsınız?
Mimlere katılırım. Takip etkinliklerine. Bütün etkinlikleri desteklerim. Çekilişlere katılıyorum
18- Sosyal medya üzerinde blog linklerine karşılıklı beğeni yapar mısınız?
Elbette
19- Bugüne kadar kaç mim cevapladın? Hoşuna giden bir mim?
Bu ilk mimim.
20- Ünlü bir blog yazarı olsaydın, siyaset yapar mıydın?
Siyaset ilgimi çekiyor.Ama her politik görüşten insan blogumu takip ettiği için burada yapmayı düşünmüyorum.
21- Bu mimi cevaplamasını istediğiniz üç blog yazarı arkadaşınızı davet eder misiniz?
Valla isteyen ve zamanı olan herkes yapabilir 

2021-18-Jules Amcam-Guy de Maupassant

  Birbirinden bağımsız kısa hikayelerden oluşan eserimizin kitaba adını veren hikayesini anlatacağım: iki arkadaş yolda yürürken ak saçlı ya...