28 Haziran 2019 Cuma

2019_22_ Anne Bronte-Agnes Grey_Okudum Bitti

Agnes Grey  kitabı bu sene okuduğum 22.kitap...
Kitap gerçekten çok etkileyici ve sürükleyici..

Anne Brontë, ilk romanı Agnes Grey’i 1847’de Acton Bell takma adıyla yirmi yedi yaşında yayımlamış. Jane Eyre’ den önce yazıldığı halde yayıncının mali sorunları yüzünden ondan iki ay sonra basılabilmiş Agnes Grey ve böylece Anne Brontë, sıradan bir kadın kahramanı anlatıcı olarak kullanan ilk yazar olma unvanını kardeşi Charlotte’a kaptırmış. Yazıldığı dönemde iyi satış rakamlarına ulaşsa da Emily’nin Uğultulu Tepeleri ve Charlotte’un Jane Eyre’i kadar ses getirmemiş. İçlerinde ablasının da bulunduğu birkaç eleştirmen tarafından Jane Austen’e benzetilerek sıradan ve tutkusuz olmakla suçlanmış. Bu konuda kesinlikle Charlotte’a katılmadığımı söylemem gerek. Jane Eyre ve Uğultulu Tepelerde kullanılan romantik ve gotik unsurlara yer vermediği için romanı tutkusuz olarak adlandırmak büyük haksızlık olur çünkü bambaşka bir şey var Agnes Grey’de. O, ne Jane gibi kurnaz ne de Cathy gibi ne yardan vazgeçerim ne serden diyenlerden, romanda da ne gaipten gelen sesler ne de hayaletler var. Diğer Brontë romanlarından çok daha sade, içten ve gerçekçi olması bir yana Jane Eyre ve Uğultulu Tepeler’i okurken aklıma sıkça gelen ...eee tutku tamamda onun kaynağı olması gereken aşk nerede? sorusunun cevabını veriyor Agnes Grey. Tabii ki romanda sadece aşk yok. Anne Brontë, kahramanı Agnes’la mürebbiye olarak yaşadığı zorlukları anlatırken, Viktorya döneminde, soylu kadınların hayatlarını, onlardan neler beklendiğini, vermek zorunda oldukları evlilik kararını ne şartlar altında ve hangi yönde aldıklarını da, çizdiği Rosalie karakteriyle göstermiş. Yazarın, büyük oranda kendi hayatından esinlenerek, içinde yaşadığı toplum için duyduğu kaygılarını ve eleştirilerini ön plana çıkarttığı bir roman Agnes Grey.

Kitap puanım 10

KİTAP AÇIKLAMASI

Agnes Grey'de Anne Brontë, Viktorya dönemi İngiltere'sinde, bir mürebbiyenin toplumsal sınıflar arasına sıkışmış yaşantısını anlatır. Romancı olan diğer kardeşleri Emily ve Charlotte'a göre, daha doğrudan ve naif bir üslupla yazan Anne, kendi hayat hikayesinden sahneleri de malzeme olarak kullanır. Katı bir sınıf sistemine sahip, okuryazarlık oranının düşük olduğu Viktorya döneminde Brontë kardeşler, aldıkları eğitime rağmen mütevazı bir yaşam sürdürmüşlerdi. Romanlarını pastoral yaşam, ilişkilerdeki görünmez kurallar, kaba, doğal ama özgür ruhlar, ahlaki yargılar üzerine kurmuş, yazdıklarıyla toplumlarının dönüşmesine de katkıda bulunmuşlardı. Entelektüel yoğunluk, duygusal açlık ve ahlâki sorumluluk arasında kurulmaya çalışılan dengenin yansıtıldığı Agnes Grey, toplumsal yaşama dâhil olmaya çalışan kadınlar üzerine gerçekçi gözlemleriyle, romantik bir klasiğin ötesine geçmektedir.

2 yorum:

  1. bütün bronteleri çok seviyom. austen da. bu romanı biliyom ama hatırlamadım okudum mu. not aldım. çok severim herhalde. hatta ingilizce okuyum bunu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. güzel yorumun için çok teşekkür ederim.beğeneceğine eminim :)

      Sil

  AĞAÇ EV SOHBETLERİ 258 Uzun zamandır blogta yoktum. Çalıştığım birim yoğun olunca bayağı ara verdim.. Haftanın konusu:  "2024 Paris O...