30 Nisan 2019 Salı

İSTANBUL'DA SEVDİĞİM MEKANLAR _3_KURUKAHVECİ MEHMET EFENDİ

Kuru Kahveci Mehmet Efendi ; İstanbul'dayken Kadıköy 'e gittiğim zaman ya da  Eminönü'ne yolum  düşerse  mutlaka uğrayıp  çekilmiş taze kahve aldığım bir dükkan...Bana göre en lezzetli kahve Kuru Kahveci Mehmet Efendi'nin kahvesi :)

KURU KAHVECİ MEHMET EFENDİ









TARİHÇE

1871 yılından bu yana, kahve üretimine bir sanat gibi yaklaşan Kuru Kahveci Mehmet Efendi; bu zanaatı beraberindeki ustalık, bilgi, tecrübe ve inceliklerle babadan oğula ustadan çırağa aktarmaya devam ediyor.
Türklerin dünyaya armağan ettiği Türk Kahvesini, gelecek nesillerle de buluşturma bilincini taşıyan firma, kahveseverlere her yudumda aynı kalite ve keyfi ulaştırmayı amaçlıyor.

MEHMET EFENDİ

19’uncu yüzyılda Türk kahvesi çoğunlukla çiğ çekirdek olarak satılıyor, evlerde tavada kavrulduktan sonra el değirmenlerinde çekiliyor ve içiliyordu.
1871 yılında işi babasından devralan Mehmet Efendi, çiğ çekirdek kahveyi özenle kavurup dibekte öğüterek müşterilerine hazır olarak satmaya başlar. İstanbul Tahmis Sokağı’nda taze mis gibi kavrulmuş kahve kokusu çevreye yayılmaya başlar.
Mehmet Efendi müşterilerine sağladığı bu kolaylıkla, bir süre sonra “Kuru Kahveci Mehmet Efendi” lakabıyla anılır.

MARKA DÖNEMİ

1931 yılında vefat eden Mehmet Efendi’nin ardından oğulları Hasan Selahattin, Hulusi ve Ahmet Rıza Beyler baba mesleğini sürdürdüler.
Aile 1934 yılında “Kuru kahveci” soyadını aldı. Mehmet Efendi’nin vefatından sonra ailenin en büyüğü Hasan Selahattin (1897–1944) yurt dışının önemini kavrayarak uluslararası etkinliklere katılmaya karar verdi. Böylece Türk Kahvesini yurt içine olduğu kadar yurt dışına da pazarlayarak tanıtmaya başladı.
Hulusi Bey (1904–1934) dönemin gelişen teknolojisini göz ardı etmeyerek toplu üretimi gerçekleştirdi.
İstanbul Tahmis Sokağındaki dükkânın yerine, dönemin ünlü mimarı Zühtü Başar'a günümüzde de kullanılmakta olan “art deco” tarzında bir bina inşa ettirdi.
Ayrıca 1932 yılında, dönemin usta grafikeri İhap Hulusi Bey’e bir amblem çizdirtti. Bu amblem günümüzde de kullanılmaktadır.

ÜÇ VE DÖRDÜNCÜ KUŞAK

Genç yaşta hayata veda eden Hulusi Bey’in ardından yönetimi, yurt dışında eğitim görmüş olan en küçük kardeş Ahmet Rıza Kuru kahveci devraldı. Ahmet Bey’in dünyadaki gelişmeleri yakından takip ediyor olması, onu reklama ve firmayı çağdaşlaştırma yönünde adımlar atmaya yöneltti.
Bu dönemde kahve, parşömenli kâğıt paketlere konularak şehir içindeki bakkallara otomobil ile dağıtılmaya başlandı. Böylece Türkiye’de bir ilk daha gerçekleştirilmişti.
Ayrıca o yıllarda büyük yenilik olarak tanımlanan afiş ve takvim çalışmaları ile firmanın reklamları yaygınlaştırıldı. Özel arabalarla yurt içinde kahve dağıtımı da bu dönemde başladı. Galatasaray Sahne Sokağı’nda bir şube açıldı.
Bugün Kuru kahveci’nin yönetiminde olan Mehmet Efendi’nin torunları; Ahmet Rıza Kurukahveci’nin vefatından sonra yönetimi devraldılar.
Kuru Kahveci Mehmet Efendi, dünya çapında yaygınlaşan bir kahve üreticisi olmasına rağmen, halen bir aile şirketi olma özelliğini koruyarak, 1871’den günümüze ulaşan kalitesini modern teknolojileri kullanarak sürdürmektedir. 
Kuru Kahveci Mehmet Efendi kahvesi; Avrupa, Amerika, Asya ve Avustralya kıtalarındaki 50 ülkeye ihraç edilerek modern ambalajlarda tüketicilere sunuluyor.
ÜRÜNLER
 Türk kahvesi,kakao,filtre kahve,espresso,press pot



İLETİŞİM

MERKEZ (EMİNÖNÜ)

Tahmis Sokağı 66
Eminönü 34116 İstanbul
Tel: (0212) 511 42 62–63

ŞUBE (KADIKÖY)

Osmanağa Mahallesi
Söğütlüçeşme Caddesi 12
Kadıköy 34714 İstanbul


19 yorum:

  1. şahsen son gittiğim zamanlarda baya bozmuştu tadı, ne bileyim çok üretilmesi falan mı buna sebep ama ciddi bir kalite düşüşü var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim .Hangi dükkanından alışveriş yapmıştınız? ben 1 ay önce İstanbul'dayken Kadıköy mağazasından alışveriş yapmıştım ,memnun kalmıştım.

      Sil
  2. Olmazsa olmazım mutluluk kaynağı resmen bu kahve

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.Kahve gerçekten benim için de mutluluk kaynağı:)

      Sil
  3. Kuru kahveci Mehmet Efendinin yerini başkası tutmaz. Çok teşekkürler bilgilendirme için.

    YanıtlaSil
  4. Fatih bey,güzel yorumunuz için teşekkür ederim.Kuru kahveci Mehmet Efendi'nin yerini başkası tutamaz.

    YanıtlaSil
  5. Yorum etkinliğinden geliyorum beklerim.

    YanıtlaSil
  6. Hele sırada beklerken burnunuza gelen mis gibi kahve kokusuna ne demeli. Yazıyı okurken yeniden burnuma geldi o mis koku.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.Gerçekten daha dükkanın önünden geçerken içeriden gelen o muhteşem kahve kokusu sizi içeri davet ediyor..

      Sil
  7. kahve tiryakisi ben tek geçiyorum ve başka hiç bir kahveyi içemiyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorum için çok teşekkür ederim.Ben de başka bir kahveyi içemiyorum :)

      Sil
  8. Kahve aroması ve kokusu olmadan yaşayamayanlardanım.
    Çok hoş anlatmışsınız. Kadıköy'de sahaf gezmek istediğim her sefer mutlaka uğrar ve damla sakızlı Türk Kahvemi mutlaka içerim.
    Kahve bence insanlığın en önemli buluşlarından biri:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kahve kokusunu ben de çok severim. Ama damla sakızlı kahveyi asla içemem.

      Sil
  9. Kahve Yemen'den gelir derler de neden Türk Kahvesi oldu anlayamadım?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.Yemen Türk kahvesi ilk ortaya çıktığı zaman(Osmanlı Devri) Osmanlı topraklarındaydı.

      Sil
  10. hatırlamadım bi gideyim :) ah bi de tatlıcı hafız mustafa var kiiiiii her gittiğimde başka bi puding yiyom :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aaa hafız mustafa yı ben bilmiyodum :) ben de bayılrım pudinge:)

      Sil
    2. amaniin git git :) bir tanesi sirkecide hemen tram durağının arkasında diğeri taksimde hemen meydanda, sıraselviler tarafında. onlarca puding çeşidi var ve bir dolu başka tatlıııı :)

      Sil
    3. tamam canımm :) teşekkür ederim güzel yorumun için :)

      Sil

2021-18-Jules Amcam-Guy de Maupassant

  Birbirinden bağımsız kısa hikayelerden oluşan eserimizin kitaba adını veren hikayesini anlatacağım: iki arkadaş yolda yürürken ak saçlı ya...