Sabahattin Ali'nin "Kürk Mantolu Madonna'sını ve Sırça Köşk'ü okumuş biri olarak, Kuyucaklı Yusuf -bence- bu 2 kitaptan çok daha başarılı ve etkileyici bir roman olduğunu söyleyebilirim. Roman sürükleyici ve yalın bir dile sahip. İnsanı kendine çekiyor ve merak duygusunu kamçılıyor.
Sessiz, malla mülkle ilgisi olmayan, makama mevkiye önem vermeyen, dalavere peşinde koşmayan, kendi içinde bir mücadelesi olan Yusuf karakteri beni çok etkiledi diyebilirim. O nasıl bir tip öyle, nasıl farklı bir karakter öyle. Doğduğunda yüreği nasılsa, aynı yüreğe sahip olarak ölecek bir karaktere sahiptir Kuyucaklı Yusuf. Kişileriyle, kurumlarıyla tam manasıyla çürümüş bir kurgu dünyasına doğar Yusuf. Kaymakam, kızı ve Yusuf dışında bir tane doğru dürüst insani bir karakter yoktur bu ortamda. Muazzez'in annesi bile kızına yabancıdır...
Yaşarken aşkının her zerresini başkalarına karşı kıskanan aşıklar, sevdiği öldüğü zaman "acılar paylaştıkça azalır" deyişinde olduğu gibi acısını paylaşmak isterler. Yusuf, sevdiği öldüğünde matemini başkasıyla paylaşmayacak kadar aşıktır işte. Sevdiğinin hiçbir duygusunu yaşarken de öldüğünde de paylaşmak istemez. Sevdiğinin matemine de aşıktır bir bakıma! Yusuf, matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenmiş ve yeni bir hayata doğru yelken açmıştır…
Kitap puanım *10
KİTAP AÇIKLAMASI
“Kuyucaklı Yusuf” Sabahattin Ali'nin 1937 yılında yayımlanan ilk romanıdır. Türk edebiyatının en romantik kahramanı olarak anılan Kuyucaklı Yusuf, aynı zamanda yiğit ve sözünü sakınmayan bir kahramandır ve bu özelliklerinden dolayı pek çok sorun yaşasa da her seferinde bir şekilde kendini kurtarmakta ve hayatına devam etmektedir.
Yalnızlığı kendisine yoldaş edinen Yusuf’un saflığına, temizliğine, suskun ama derin hallerine kendimizi kaptıracağımız bir eserlerle karşı karşıyayız. Eser, hem akıcılığı hem betimlemeleri hem de kurgusuyla dönemimize kadar kalıcılığını kaybetmeyen efsaneler arasında haklı yerini almıştır.
Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu.
Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken, bir yandan da yaşadığı lirik aşk hikayesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.
"Kuyucaklı Yusuf" benim de beğenerek okuduğum bir kitaptı. Ancak, Sebahattin Ali'nin kitapları arasından benim favorim henüz "İçimizdeki Şeytan"ı okumadım için şimdilik Sırça Köşk oldu.
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.İçimizdeki Şeytan kitabını okuyunca eminim çok etkileneceksin. Ama Kuyucaklı Yusuf İçimizdeki Şeytan kitabından daha etkileyici bence :)
SilGerçekten okurken beni de çok etkilemişti fakat benim en sevdiğim kitabı İçimizdeki Şeytan dır :)
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim :)
SilBenimde okunacaklar listemde olan kitap.
YanıtlaSilBeyda hanım;güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.Eminim bu kitabı çok beğeneceksiniz.Bu sene tüm Sabahattin Ali kitaplarını bitirebilmeyi hedefliyorum :)
Silay dur baksanaaa, kürk manto, kuyucaklı dışındakiler hafif kalıyo de miii :)
YanıtlaSilolur mu öyle şey hiç deepcim:) diğer kitapları hikaye tarzında ama emin ol hikayeleri de çok etkileyici :)
Silpiku mağdemsiğğ :)
Silvakti zamanında trt için çekilmiş filmi var izlemenizi tavsiye ederim.
YanıtlaSilErkan bey; güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.filmi olduğunu bilmiyordum.en kısa zamanda izlemeye çalışacağım.
Sil